CAMBAZA BAK
Futbol şüphesiz yeryüzündeki en büyük sektörlerden biri ve özellikle son 10 yılda genel bir büyüme gösterdi. Hem gelirler arttı hem de futbolun küresel etkisi ve ekonomik yeri daha da büyüdü. 2023/2024 yılında sadece Avrupa futbol pazarının elde ettiği gelir 38 Milyar Euro. Bununla birlikte futbolun kültürel etkisi maddi etkisinden katbekat fazla. Futbol; Brezilya favelalarındaki sabilere bir İngiliz takımının armasını taşıtan, Etiyopya'nın köylerindeki çocukları İspanyol başkentine aşık eden küresel bir tutku. Ülkemizde de dünyanın çoğu yerinde olduğu gibi birçok insan futbola tutkulu bir şekilde yaklaşıyor. Gönül verdikleri takımı hayatlarında önemli bir yere koyuyorlar. Ama futbolun bu yönüne girmeden önce maddi tarafına biraz daha bakalım.
Oyuncu satışı, yayın gelirleri, sponsorluk anlaşmaları, forma ve ürün satışları futbol takımlarının temel gelir kaynakları. Avrupa'nın başat takımları profesyonel analistleri ve dünyanın dört bir yanında oyuncu izleyen scout çalışanlarıyla gelecek vaat eden gençleri bulup takımlarına katıyor. Ya da kendi ülkelerinde kurdukları gelişmiş altyapı tesisleri ile kendi milliyetlerinden gençleri yetiştirip takımlarına monte ediyor. Bu oyuncular kendilerini bu takımlarda gösterdikten sonra yaptıkları transferlerde ödenen bonservis paraları akıl almaz boyutlara ulaştı. 2014-2023 arasında yapılan satışları baz alan "Dünya Çapında En Karlı Kulüp Akademileri" listesinin başında 516 milyon euroluk gelirle bir Portekiz takımı olan Benfica geliyor. İkinci sırada 376 milyon euro ile Hollanda takımı Ajax, üçüncü sırada 370 milyon euro ile Fransız takımı Lyon var. Bu listenin ilk 100'ünde İspanya, Almanya, Brezilya, Hırvatistan, İtalya, Ukrayna, Arjantin, Meksika, Polonya gibi ülkelerden takımlar bulunurken maalesef hiçbir Türk takımı bulunmuyor. Ülkemiz takımları altyapılarından oyuncu çıkartıp oynatmak ve satışını yapmakta zorlanırken, yurtdışından getirilen oyuncular da bu konuda iç açıcı bir tablo sunmuyor. Özellikle üç büyük addedilen İstanbul takımları her transfer sezonunda on milyonlarca Euro transfer harcaması ve sezon boyu yine on milyonlarca Euroluk maaş ödemesi yapıyor. Bu harcamalara rağmen Türkiye Süper Lig'i kendi içinde cezbedici bir lig değilken, takımlarımız Avrupa kupalarında da dişe değer başarılar elde edemiyor. Ligin cezbediciliği olmadığı için bir yabancı oyuncu transfer edileceği vakit ortalama bir Avrupa takımının teklif edeceğinden dört beş kat daha fazla maaş teklif ediliyor, satılan bir oyuncunun yerini doldurabilmek için aynı mevkiye 2-3 oyuncu transfer ediliyor çoğu zaman hiçbirinden istenilen verim elde edilemiyor böylece yapılan satışın manası kalmıyor, scouting ekipleri yeterli olmadığı için bir oyuncu parası da yabancı menajerlere veriliyor. İş bilmez yöneticilerin beceriksizliğinden 3'e alınacak oyuncu 10'a alınıyor hatta bazen bu durum "kulübün soyulduğu" şeklinde yorumlanıyor. Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş sırasıyla yaptıkları 75.000.000€, 22.500.000€ ve 25.000.000€'luk transferler ile bu yaz transfer döneminde kendi transfer rekorlarını kırdılar. Lig genelinde ise yapılan toplam harcama 348M€, elde edilen gelir ise 175M€. Yani 172M€'luk bir açık mevcut. Dünya genelinde bizden daha fazla zarar eden tek lig Suudi Arabistan Ligi. Yayın gelirlerinde ise 2024 yılında elde edilen gelir sadece 182M$. Durumun vahimliğini anlamak için İngiltere Premier Lig'deki gelirlere göz atabiliriz. 2024/2025 sezonunda sadece lig sonuncusu Southampton'ının yayın gelirlerinden elde ettiği para 109M£. Peki bu kadar başarısızlığa rağmen bu takımlar özellikle son iki sezondur bu kadar büyük harcamaları nasıl yapıyor? Diğer bir deyişle bu değirmenin suyu nereden geliyor?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kulüplere birçok kolaylık sağlıyor. Avrupa'nın çoğu liginde futbolcuların aldığı maaşların neredeyse yarısı vergiye giderken, Türkiye'de verilen net maaş doğrudan oyuncuya gider. Bu maaş konusunda kulüplerin elini oldukça rahatlatan bir uygulama. Bunun yanında kulüplerin SGK prim borçları uzun vadeye yayılıyor ve birikmiş kamu alacakları ötelenebiliyor. TOKİ projeleriyle takımların stadyum, tesis yatırımlarına kamu desteği sağlanıyor. Son yıllarda ise takımların ellerini güçlendirmek için en çok başvurdukları yöntem Sermaye Artırımı. Şirketin ana parasını ve hissedarların ise hisse oranlarını arttırmasıyla takımların nakit ihtiyaçlarını kısa vadede çözen bu yöntem futbol takımları özelinde transferlerin parasını karşılayabilmek için kullanılıyor. Normalde bir anonim şirkette sermaye artırımına gitmek yorucu bir süreçtir ve bu işlem katı kurallara tabidir. Fakat 2021'de yürürlüğe giren Spor Kulüpleri Yasası ile devlet futbol takımlarına "yürü ya kulum" dedi. Kulüpler ihtiyaç duydukları kaynağı doğrudan bir yatırımcıdan ya da ana ortaklarından alabiliyor. Bu kolaylıklar sağlanmasa iflas edip amatör lige kadar düşmesi gereken bazı takımlar, yıllar geçtikçe hatalarını azaltmak yerine devletin elini sırtlarında hissetmelerinden aldıkları cesaretle her yıl daha büyük maddi yüklerin altına giriyor. Peki hal böyleyken takımlar gelecekte kazanamayacakları bu paraları harcama konusunda nasıl bu kadar rahatlar, onlara bu güveni veren bir "görünmez el" mi var?
En başta da dediğimiz gibi, futbol büyük bir tutku. Tutkuları söz konusu olduğunda insanların gözleri körleşebiliyor. Ülkemizde şehir takımlarının geç kurulması nedeniyle halkımızın büyük çoğunluğu üç büyük addedilen İstanbul takımlarını tutuyor. Bu derece büyük bir taraftar kitlesine sahip takımlar da yukarıda saydığımız karşılıksız harcamaları bunun rahatlığıyla yapıyor. Kanunlar işlese ve bu takımlara gereken yaptırımlar uygulansa bunu yapan otorite ve bu takım taraftarları arasında bitmeyecek bir kavga başlar. Ülkemizde hüsranla sonuçlanacağı kesin olan İkinci Çözüm Süreci ve hukuki açıdan tartışmalı tutuklamalar devam ederken, on milyonlarca insanın odak noktası olan işbu kulüplerin bu yaz transfer döneminde birer birer transfer rekorlarını kırmasına kim tesadüf gözüyle bakar? Hal bu iken İkinci Çözüm Süreci'ne zeval gelmemesi uğruna karşılıksız yapılan bu harcamalara Türkiye Futbol Federasyonu nezdinde devletin ses etmemesini karşılıklı bir kazan-kazan durumu ve sessiz bir anlaşma olarak yorumlamak uçuk bir fikir olmasa gerek. İnsanların hayatlarında önemli bir yer tutan böylesi bir sektörü şişirerek suni gündemler yaratmak bu denklemdeki herkesin işine geliyor. Sözün özü, milletin odağını yürütülen süreçten başka bir yöne çekmek için kullanılan aparatlardan en büyüğü futbol "Cambaza Bak" oyununda başrol oynuyor.